Zafer Emanetoğlu,Son yıllarda karşı karşıya kaldığımız en büyük sorunlardan bir tanesi de Adalet alanında yaşanan sıkıntılar ve noksanlıklardır.
Son dönemde hızlı bir artış gösteren yasadışı bireysel silahlanma, bu silahlarla gerçekleştirilen suç eylemleri, işlenen cinayetler, çeteleşmeler, trafikte yaşanan ve sonu yaralanma ve ölüme varan kavgalar, asayişi sağlamakla görevli polislere karşı dahi pervasızca yapılan saldırılar artık gündelik ve kanıksanır olaylar haline geldi.
Tüm bu suç sarmalının içerisinde, bu suçları işleyenlerin, suç işlemeyi meslek haline getirenlerin rahatlığı ise sürecin en can sıkıcı görüntülerini oluşturuyor.
Suç işlemeyi meslek haline getirenleri, insan öldürmeyi basit bir eylem olarak görenleri bu rahatlığa kavuşturan sebepse toplumun geniş kesimleri tarafından ısrarla vurgulanan idam cezasının hala TBMM gündemine gelmemiş olması, cezaların yetersizliği ve özellikle ceza infaz kanunundaki, suçlunun lehine olan geniş uygulamalardır.
Cinayetten, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar en fazla 36 yıl cezaevinde kalırken, iyi hal indirimleri ve denetimli serbestlikle erken tahliye kararları başta olmak üzere, birçok ceza indiriminin uygulandığı mahkeme süreçlerinden dolayı bu süreden çok daha az sürede toplum hayatına geri dönüyorlar.
Meydana gelen birçok olayda, bu olayların faillerinin suç işlemeyi meslek haline getirmiş ve 80-90 suç kaydı olan ve bu halde elini kolunu sallayarak aramızda dolaşan insanlar olması ve yeni suçlar işlemeye devam ediyor olmaları toplumsal hayatı bir korku ikliminin içerisine sürüklüyor.
Geçtiğimiz günlerde Balıkesir’de, işlediği cinayet dolayısıyla kapalı cezaevinde bulunan, infaz kanunu gereği açık cezaevine alınan bir katilin firar ederek bir uzman çavuş 3 gencecik insanı katletmesi ve 7 kişiyi yaralaması hangi adalet anlayışının bir sonucudur.
2004 yılında işlediği cinayet dolayısıyla ömür boyu hapis cezası alan bir şahıs 20 yıl bile yatmadan cezaevinden salınıp 2024 yılında İzmir’de bu kez 2 kişiyi öldürmesi…
Evlendiği iki eşini de öldüren, buna rağmen hayatına kaldığı yerden devam etme imkânı verilen bir adamın televizyon programında 3. Eşini, belki de 3. Kurbanını arıyor olması ülkemiz ve milletimiz açısından ne büyük bir trajedidir.
14 yaşındaki Ahmet Minguzzi’yi planlayarak ve isteyerek katleden 15 ve 16 yaşındaki katillerin, hiçbir pişmanlık göstermemelerine, işledikleri cinayetten dolayı gurur duyuyor olmalarına rağmen çocuk suçlu denilerek sadece 24 yıl ceza almaları, infaz kanunu gereği sadece 9 yıl kapalı cezaevinde kalıp toplum hayatına tekrar salınacak olmaları adalet sistemine olan toplumsal güveni derinden sarsmıştır.
Elbette ahlaklı, namuslu, ilkeli, dürüst nesiller yetiştirmek birinci vazifemiz olmalıdır.
Ancak her şeye rağmen ahlaksızlığı, namussuzluğu, sahtekarlığı, suç işlemeyi meslek haline getirmeyi tercih edenlere karşı devletimiz tavizsiz olmalıdır.
Bilerek, isteyerek, kasten, zevk olsun diye, canavarca hisle cinayet işleyip cana kıyanlara karşı zerre kadar merhamet göstermemelidir.
Değerli kardeşlerim Kardelen Hareketi olarak söz veriyoruz;
İmkân bulduğumuzda TBMM’de idam yasasının çıkması için ne gerekiyorsa yapacağız.
TBMM’den geçmezse referanduma götüreceğiz.
İdam yasası tüm çabamıza rağmen çıkarılamaz ise, bilerek, isteyerek, kasten, zevk olsun diye, canavarca hisle cinayet işleyip bir cana kıyanlara, yaşına bakmaksızın bir daha gün yüzü göstermeyeceğiz.
İnsanların canına kıyan, varlıklarını gasp eden, korku iklimi oluşturarak milletimizin güvenliğine kasteden Organize Suç Örgütlerini terör kapsamına alacağız.
Suçlar nasıl tanımlanıyor ve sınıflandırılıyorsa suç işleyenleri de sınıflandıracağız. İlk kez suça karışanların ıslahı için ne gerekiyor, hangi adımların atılması lazım geliyorsa bu adımları atacak ve bu kişilerin bir daha suç işlememesi ve toplumsal hayata geri dönmeleri için büyük bir çaba göstereceğiz.
Suç işlemeyi meslek haline getirenleri ise, cezalarını her suç işlediklerinde katlayarak artıracak ve toplumsal hayata ve milletimize verecekleri zararın önüne geçeceğiz.
Adalet bozulduğu anda düzen bozulur, düzenin bozulduğu yerde saadette olmaz, refahta olmaz, kalkınmada olmaz.
Bu yüzden yarınlarımızı daha yaşanabilir bir hale getirmek için Adalet sistemimizi sil baştan yeniden kurgulayacağız.